6 Nisan 2014 Pazar

LUT'da dersler nasıl işleniyor?

  Merhaba sevgili arkadaşlar. Bu yazımda sizlere yüzeysel olarak derslerde hocaların tutumu ve dersleri hangi dilde anlattıkları gibi konulardan bahsedeceğim.

  Lakin ondan evvel şu konuyu da şuracığa sıkıştırıvereyim istemekteyim. Okulumuzun adı bizlerin buraya gelmeden önce çokça tekrar ettiğimiz, anamıza babamıza ve bilimum aile dostlarımıza anlattığımız gibi LUBLİN UNIVERSITY OF TECHNOLOGY (LUT) olarak pek kullanılmıyor. Buradakilerin çoğu okulun lehçe ismini yani POLİTECHNİKA LUBELSKA veyahut POLİTECHNİKİ LUBELSKİEJ kullanıyor. Örneğin sokakta yolunuzu kaybettiyseniz "Politeknikaya nasıl giderim?" veyahut otobüse bindiğinizde "Politeknikadan geçiyormu?" derseniz insanlarla daha kolay anlaşırsınız diye düşünüyorum :)

  Gelelim asıl konumuzaa. Benim ve buradaki bazı arkadaşlarımın da beğenisini toplayan, derslerin Erasmus öğrencileri için ingilizce işlendiğini söylemekten mutluluk duyuyorum. Bazı hocalarımızın arası ingilizce ile pekte iyi değil. Ama kendileri ellerinden gelenin en iyisini yapıyorlar emin olun. Lakin bazıları da var gerçekten iyi konuşuyorlar, konuşmakla kalmayıp dersi bizzat ingilizce anlatmak için çalışıp geliyorlar.. bunuda biryere yazın yani :)

   Erasmus öğrencilerinin çoğunluğunun türk olması sebebiylen çoğu dersi beraber almanız muhtemel. Bu sebepten ötürü çoğu kişinin kafasında "Acaba hoca sınav yapacak mı?" sorusu ilk dersten itibaren yer ediyor ve hocaya direkt çekinmeden soruyoruz. Aldığımız cevap çoğu zaman "Dont worry :)" gibisinden oluyor sevgili dostlar. Bu demek oluyor ki "Sınav yapmıycam arkadaşım, sadece anlamaya çalış ;)". He bazen de "Dersi şu ayın şu haftasında bitiricem, testi de(sınavı da) şu gün yapıcam tarzında cevaplarda almak olası. Ama bu durum hoca profesör tarzında bir rütbeye sahip ise oluyor :)


  Demem o ki burada sistem türkiyede ki gibi yürümüyor arkadaşlar. Adamlar sen derse girmişsin girmemişsin pekte umurlarında değil açıkçası. Onlar senden sadece öğrenmeye çalışmanı bekliyorlar. Bunu da senin kendini geliştirmen için istedikleri projelerle destekleyince zaten herşey olması gerektiği gibi oluyor.

  Biz erasmusçuları pek zorlamıyorlar dediğim gibi. Sınav yapılmıyorsa eğer tüm öğrencilerin görev almasını sağlayan Presentation(sunum) olayını uyguluyorlar. İster grup halinde ister tek başına hocanın First meeting de verdiği topiclerden(konulardan) birini alıyorsun ve zamanın gelince anlatıyorsun. Oldu bitti..

  Size basit ama iyi düşünüldüğünde mantık içeren yaşadığım birşeyi anlatmak istiyorum. Burada önce seçtiğim fakat daha sonra alamadığım bir dersin 1st meeting'ine gittim. Hocaya durumu açıkladım ve beni tereddütsüz derse aldı ve devam edebileceğimi söyledi ki bu ders birçok mühendislik öğrencisini diğerlerinin önüne atan bir derstir.. Neyse sınıfta 22 kişi civarı öğrenci vardı. Hoca(max 27 yaşında) ve öğrencilerle arası gayet iyi, bu kalabalığı :)) görünce "Sınıfı ikiye bölmemiz gerek, kişi sayısı çok fazla, hepinizle tek tek ilgilenmem zor olur" dedi... Bunu diyen adam birkaç yıl öncesinde okula fakültenin isteği sonucu alınan ve ozamanın parasıyla yaklaşık 500.000 PLN'lik 3D Printer'ı kullanmaya yetkisi olan birisidir bu arada :)

Mesaj: Vermek istediğim mesaj açık aslında. Teknik üniversite isen teknik eleman ve malzeme sıkıntın olmayacak. Proje yaptığın zaman adı duyulur birşeyler yapıcaksın ve Profesör dediğin elinde kağıt olmadan dersini verecek. En önemlisi de senin öğrencilerin gelecek korkusu ile 80 kişilik sınıflarda üniversite okumayacak..

Dipnot: Bu okul bana kalırsa çokta büyük bir okul değil arkadaşlar. Lakin lublinde bir helikopter fabrikası olduğunu öğrendik ve okul ile işbirliği içerisindeler. Okuldaki bir sınıfta tamamıyla parçalanmış bir helikopter var. Ayrıca sohbet arasında öğrendiğim bilgilere göre okul hocaları fabrikanın AR-GE işlerine katkıda bulunuyorlar. Ama bu sandığınız gibi arada iki protokol, ıvır zıvır var ordan buraya takım elbiseliler burdan oraya takım elbiseliler gelip gidiyor gibi birşey değil gördüğüm kadarıyla. Uluslararası birkaç projede hocaların ve firma yetkililerinin isimlerini görüyorum.

  Neyse arada mesajı da sıkıştırdığıma göre yazının sonuna gelmişim demektir. Eksik, gedik, "Şunuda öğrenebilrmiyim?", "Bunuda açıklarmısın?" gibi isteklerinizi herzaman bana gmail, yandex mail adreslerimden ve Instagram veya facebook hesabımdan ulaştırabilirsiniz.

  Hepinize bol şanslar..

  Hasan ERCAN
  06.04.2014
  Lublin