6 Eylül 2017 Çarşamba

Flixbus ile Stockholm'den -> Malmö'ye geçiyorum..

Merhaba sevgili okur. Bu yazımda 2016 eylül ayında yaptığım kuzey avrupa turumun sadece bir gününü kapsayan malmö şehir turumdan bahsedeceğim. 

Malmö için günlük planım öncelikle el-yüz yıkayıp tazelenmek, ardından kullanmayacağım eşyaları uygun bir yere bırakmak (emanetçi veya locker) ve kahvaltılık bir şeyler almak; daha sonra turizm ofisinden biraz bilgi almak ve şehir haritası edinmek; tüm gün şehri gezdikten sonra internetten biletini aldığım ve akşam 17.50'de kalkacak olan Nettbuss otobüsü ile meşhur Oresund Köprüsü üzerinden geçerek Kopenhagtaki hostelime ulaşmaktı.


Yorucu, stresli ve internetsiz bir flixbus yolculuğunun ardından sabah 07.30 sularında Malmö'ye gelen tüm şehirler arası otobüslerin yolcu alıp bıraktığı durakta duruyoruz. 15-20dk önce Turning Torso'yu uzaktan görünce ben zaten biraz yaklaştığımızı fark ediyorum ama bölük pörçük uyku sebebiyle emin olamıyorum tabii. Google street view da daha önceden aşina olduğum için ilk görüşte tanıyorum tren garını ve çantalarımı sırtlıyorum. Arabadan inip şöyle bir etrafı süzüyorum hatta bir süre donuk vaziyette durakta oturuyorum. Daha sonra otobüs yoluna devam edince bende kalkıp yavaş yavaş tren garına gitmeye karar veriyorum.


Sabahın erken saatlerinde indiğim için henüz şehir yeni yeni hareketleniyor bu saatlerde. Bu hareketlilik ilgimi çektiğinden gara gidiyor ve insanların işe giderken ki koşuşturmalarını izliyorum bir süre. Saat 09.00'u geçerken içşesim; "Hacı bütün gün burada mı oturacaksın? Kalk hadi..."diyor ve zıplıyorum banktan. Çantadan kıyafetlerimi alıp lavaboya geçiyor ve güne hazırlıyorum kendimi. Hemen ardından sırt çantamı az önce otururken gördüğüm kilitli dolaplara bırakıyorum 6 saatlik ücretini ödeyerek.. Tren garının interneti bolca kullandıktan sonra turizm ofisine (Tourist Information) doğru yol almadan önce gar içindeki marketten kahvaltılık bir şeyler alıyorum. Bu arada sabah saatlerinde tren garında uzunca bir süre oturmamın sebebi şehrin oldukça küçük olması ve kopenhag otobüsüme göre locker süremi (6saat) olabildiğince verimli kullanmak.


Ofis hemen garın karşısında olduğu için çok zorlanmıyorum bulmak için. Ofisteki memurlar çok güler yüzlü ve yardımsever kişiler olmalarının yanı sıra aynı zamanda şehrin küçüklüğü sebebiyle biraz da ezik gibiydiler :) Bunun sebebi birçok turistin Malmöyü günlük geziler için kullanması sanırım. Yoldan karşıya geçerken gördüğüm şehir bisikletlerini de sormadan edemiyorum memura. Lakin pekte kullanışlı olmadıklarını söyleyerek beni hemen yakındaki bir kiralık bisiklet dükkanına yönlendiriyor harita üzerinden. Etrafta çok fazla bisiklet ve bisiklet parkı olduğu için dükkanı biraz zor buluyorum. Daha sonra ehliyetimi rehin bırakarak pedallamaya başlıyorum.

Flixbus'tan indiğim sokaktan eski çarşıya dalarak yola koyuluyorum. Baltık denizinde yüzme planları yaparak geldiğim için öncelikle sahil kısmının olduğu tarafa doğru yol alıyorum. Banliyö mahallerinde kamerama bolca malzeme çıkıyor yol üzerinde. o sokak senin bu cadde benim diye diye varıyorum sahile. İnsanlar bir bir düşmeye başlıyor bu saatlerde kıyı şeridine. Bende bisikletimi elime alarak iskelenin birine çıkıp güzel kareler yakalamaya çalışıyorum. Bu esnada fark ediyorum ki insanlar iskele ucundaki odada üstlerini değişip denize atlıyorlar. İşte bu fırsat diyerekten yanlarına gidiyorum. Suya baktığımda dibi görünse de yosun ve köpüklü olması beni pekte çekmiyor kendine.. Haklı bahaneler bularak denize girmekten vazgeçiyorum.


Yolun ilerisindeki parka doğru tekrar pedallamaya başlıyorum bu esnada. Şehir içlerinde bazı alanlara bisikletlerin girmesi yasak olduğu için parka girerken çekinsem de sorun olmuyor. Parkta sabah sporu yapan, bebeklerini gezdiren veya ben gibi bisiklet süren insanların arasından geçerek Turning Torso'nun da bulunduğu Västra hamnen mahallesine geçiyorum.


Burası genellikle büyük şirket ofislerinin, lüks otellerin, konutların, akıllı rezidansların ve marinanın bulunduğu bölge. Turizm ofisindeki memur da buraya gelmemi ve herkesin orada olacağını söylemişti zaten. Kıyı şeridinden tam bir attıktan sonra biraz da iç kesimleri gezmeye koyuluyorum. Dünya üzerinde görüp görebileceğim her türlü lüks arabayı görüp birkaç fotoğraf aldıktan sonra başlangıç noktama doğru yol alıyorum.


Özellikle sabah saatleri hava sıcaklığı normal olsa da Västra hamnen'dan ayrılmaya başlarken puslu bir havayla beraber yağmur esintisi ve peşinden yağmur yüzünü göstermeye başlıyor. Aslında Västra hamnen tren garına bisiklet ile 5dk desem yeridir ama ben rotamı şehrin diğer tarafından çizdiğim için öğle saaterine kadar turlamış oldum bu küçük şehri. Aşağı kısımda rotamı görebilirsiniz.


Öğle saatlerinde neredeyse her yeri gezmeme rağmen ilgimi çeken bir Türk restoranı bulamadığım için Stortorget Meydanındaki Burger King'e uğruyorum ve karnımı doyuruyorum. Bu esnada ücretsiz internet ile görmediğim yerleri araştırıyor. Arda kalan zamanı değerlendirmek için planlar yapıyorum. Bu sırada hafif sağanaktan da bir miktar kendimi koruyorum tabii :)

Yemeğin ardından meydan çevresinde bulunan birkaç dükkanı gezip hediyelik eşyalar satın alıyorum.
Özellikle küçük peluş oyuncaklar hediyelik için ideal bu noktada. Bu zaman zarfı içerisinde yolda yürümeme dahi engel olan rüzgar ve yağmur fırtınası birden yok oluyor. Bir iki yere daha uğradıktan sonra bisikletin teslim saati akşamüstü 5 olmasına rağmen erkenden götürüp veriyorum kiraladığım dükkana.

Tam anlamıyla filmlerde görülen günbatımı (Sunset) saat 4e doğru tren istasyonunun duvarlarını sarıya boyarken tren garı çevresindeki çimlik alanda müsait bir yere çöküp abur cuburlarımdan yerken müzik eşliğinde günbatımını izliyorum.


Sabahın köründe işe giden insanlar iş dönüşü olduğu için bir hareketliliğe sebep oluyor bu saatlerde tren garı çevresinde. E tabii sokak sanatçıları da bir güzellik katıyor aynı ortam.. derken Kopenhag otobüsü bizi almaya gelmiş bile..

Evet yıllardır ismini duyduğum ve biraz da merak ettiğim Malmö ve Turning Torso'yu görmüş olduk. Sırada Oresund Köprüsü üzerinden geçerek Kopenhag(Copenhagen) şehir turu var..

İçerik neredeyse tam bir sene sonra gelse de anılar henüz taze ve yazdıkça hatırlanıyor :)

Merak ettiğiniz şeyler için bana Instagram ve facebook üzerinden ve mail adreslerimden ulaşabilirsiniz.

Fotoğraflar kendi çekimim olup ve tüm hakları saklıdır.

Sonraki Kopenhag yazımda görüşmek üzere.

Hoşçakalın.

Hasan ERCAN
06.09.2017
Erzurum