11 Mart 2014 Salı

Gezmeler 1: Varşova


  Merhaba sevgili okur. Biliyorum biraz arayı açtım, senden özür diliyorum. Bu aralar sevgili okulumun hocaları biz erasmus öğrencilerine çok yardımcı olmadıkları için sıkıntılar yaşıyorum dersler konusunda. Neyse senin de canını sıkmak istemiyorum ve dün yaptığım Varşova gezmem hakkında gördüklerimden bahsetmek istiyorum :)

  Aslına bakarsan çokta planladığım bir gezi olmadığı için çok biryer görmedim diyebilirim. Ama sevgili arkadaşlarım çağırınca kıramadım gittim. Sağolsunlar maceralı bir tren karşılamasının ardından [Dw. Centralna çok karışık :)] beni aldılar, yurtlarına götürdüler, kahvaltı hazırladılar üstüne bir de şehir turu yaptırdılar. Onları biraz yordum galiba ama birlikte(Zeliha, Sümeyye, Kübra,Bahanur,  Önder)çok eğlendik :))

  Kahvaltı sonrasında hazırlandık, 2.20 zlotye biletimizi alıp hemen yurdun yakınındaki tramvaya atladık. Tram direk centrum(şehir merkezi)'a gittiği için hiç sıkıntı olmadı. Bu arada hatırladığım kadarıyla tüm toplu taşıma araçları mutlaka şehir merkezinden geçiyormuş. İlk kez geldiğimiz için ve süremiz kısıtlı olduğu için Old Town'a gitmeye karar verdik ve indik tramvaydan.Yürümeye başladık dememi beklediniz biliyorum ama hayır! Yaya geçidinde kırmızı ışık yandığı için bekledik biraz :) Burada da herkes kurallara uyuyor dememi de beklediniz ama ona da hayır! :)

  Burda polisleri anlamak zor sanırım. Çünkü daha sabah biz ışıkta beklerken önümüzden polonyalılar laylaylom kırmızıda geçti onlara laf yok. Gel gelelim bazı arkadaşlarımız(??) farkında olmadan kırmızıda geçmiş ve polis hemen ceza kesmek istemiş. İlginç yani :) (Sonucu merak ettiniz biliyorum :D Arkadaşlar biz yeniyiz kuralı bilmioduk ayağına yatmışlar ve kurtulmuşlar..)

 
  Biliyorum yine uzattım devam ediyorum :) Sonrasında biz yürüyoruz işte old town a doğru. Böyle baya bi yürüdük dümdüz. Sağlı sollu güzel binalar falan vardı. Şansımıza hava çok güzeldi sevgili okur. Yani havanın güzel olduğunu gören vatandaş yollardaydı öyle söyleyeyim. Yolda yürürken her tarafta sokak sanatçıları vardı. Gitar çalan gençler olsun, akrobatik gösteri yapanlar olsun, baloncusu olsun... birsürü birsürü.. Hatta bitane garip kıyafetli genç bana soldaki gibi şaka yaptı :) Sağdaki amca ise 30 yıl boyunca içki içmiş ve şimdi kendini bu şekilde cezalandırıyormuş..Yani istesek öyle bi günde gidemezdik galiba. Çünkü bir haftadır falan acayip soğuk olduğunu söyledi hep sevgili arkadaşlarımız..

  Neyse yürüyüşümüz sırasında baya bi eğlendik fotograflar çekildik ve old town a gelmiş olduk. Aslında yürüdüğümüz yolda dahil oralar hep old town mış ama asıl meydana geldiğimizde gerçekten "old" olduğunu anlamıştık..

  Meydanda bir süre vakit geçirdikten sonra biraz daha ilerledik. Ortalıkta birçok turta ve waffle tarzında güzel kokulu yiyecekler satıyorlardı ama biz almadık :( Şuan çok pişmanım ama hepsinde çok sıra vardı malesef.. İlerleyince önümüze kale duvarları çıktı. Birkaç fotoğrafta orda çekildikten sonra az ilerledeki ve benim ismini hatırlamadığım bir parkta birsüre oturduk ve güzel bir sohbet ettik. Hava hafiften soğumaya başlamıştı ama yinede iyiydi. Halen güneşin ışığı binaları aydınlatıyor ve gerçekten bizlere güzel pozlar veriyordu :)

  Sonrasında bazı arkadaşarımız acıktıklarını belirttiler ve bizi "Kebab King" adlı bir restorana götürdüler. Lakin ben o kadar çok odaklanmışım ki etrafın güzelliğine unutmuşum açlığımı. Tabi sabahki kahvaltıda ki Pohaçaların da etkisi de olsa gerek :)) Gittiğimiz restoran Türk restoranı olunca baya bi doyduk açıkçası. Lakin çay ikramını beklerken akşam olmuş meğersem. Sonra ordan ayrıldık ve meyşur varşovanın saat kulesinin orlarda birkaç fotoğraf falan çekildik :)

  Evet arkadaşlar geldim asıl konumuza. Sabah gelirken atladık trene direkt geldik. Çünkü geliş trenini baya bi araştırmıştım. Ama dönüşe hiç bakamıştım açıkçası :D Saate bir baktım akşamın 6'sı olmuş. Düştük bilet telaşına. İnternetten tren saatlerine bakıyoruz. Ama Dw. Centralna istasyonundan direkt tren gözükmüyor. En iyisi direkt oraya gidip soralım dedik ve gittik istasyona. Ama onlarda bize bildiğimizin dışında birşey soylemediler ve elimize gidecek olan ilk trenin kalkış noktası ve saatinin bilgisini içeren bir kağıt verdiler.

  Sonradan anladıkki o saatte Warszawa Centralna istasyonundan değilde Warszawa Gdanska istasyonundan direkt tren varmış ve o istasyonada metro ile gidiliyormuş. Biletimizi alıp atladık metroya ve o istasyona gittik. Kadına sorduk varmı diye oda var dedi kendi dilinde. İngilizce bilmedikleri için tarzanca anlaşıyoruz herzamanki gibi :) Sonra bi şekilde 22 zloty karşılığında biletimizi aldık. Bu sırada saat 19:30 civarıydı ve tren 20:51 de idi napalım nedelim, orayamı gidelim, şurayamı bakalım derken hiçbiryer bulamadık ve istasyonda oturduk. Ama iyiki oturmuşuz :) İyiki de oturmuşuz süper bi sohbet döndürdük oracıkta.. Ve koca bir saatin nasıl geçtiğini açıkçası ben anlamadım.

  Tren saatine 10 dk kala perona gittik ama trenimizin olması gereken yerde başka bir tren vardı. Şaşırdık açıkçası ve ne yapcağımızı bilmez bi şekilde etraftaki insanlara trenimizin yerini sorduk. Meğersem bizim tren peron 2 ye geleceğine peron 3 e gelmiş ve kalkmasına 3 dk falan var :)) Alt geçitten nasıl koştuk ve üzerimize gelen insanların arasından yukarıya nasıl çıktık gerçekten hatırlamıyorum ama yetiştik.

  Bizi tüm gün gezdiren üstüne üstelik taa ordaki tren istasyonuna kadar getirip uğurlayan ve yorulduklarını gerçekten çaktırmayan herkese teşekkürü bir borç bilirim. Sizinle tanıştığıma memnun çok memnun oldum Zeliha, Kübra, Sümeyye, Bahanur..

  Tabiki hepinizi Lublin'e bekliyoruz herzaman :)

  Evet sevgili okur bu yazı da burada sona erer. Faydalı olmuşsa ne fayda olmadıysa canın sağolsun. Yeni bir yazıda görüşmek üzere..

  Dipnot: Hediyelikler çok pahalı. Ufacık magnetler 10 zloty..

  Sizleri fotoğraflarla başbaşa bırakıyorum :)

Hasan ERCAN
10.03.2014
Lublin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder